Hiç şüphesiz ki tarih boyunca fertler ve toplumlar her devirde ve her türlü şartlarda en ufak ayrıntılara kadar bütün sorunların çözümünü kapsayan evrensel ve kalıcı bir sitemin arayışı içine girmişlerdir. Bazen böyle bir sistemden çok uzaklaşırken bazende eşiğine kadar yaklaşmışlar. Ancak hiç bir zaman ilahi rehber olmadan buna kavuşma şansına sahip olmamışlardır. Şu bir gerçektir ki insanlığın fıtratını ve bunlarla ilgili temel gerçekleri bilmeyenler böyle bir sistemin oluşumu için adım atarlarken somut yanılgılara düşmüşlerdir. Bazı hakikatları kavrarken bazılarını anlamada hata işlemişlerdir. Sorunların çözümünde kullandıkları metod ve yanlış teşhisler onları yeni bir arayış içine sokmuştur. Böylece daha önce kabul ettikleri temel çözüm ve teşhis yolları buna bağlı olarak hayat düzenlerini bırakıp yeni tecrübe ve denemelere baş vurmuşlar.
Çünkü o devrin şartlarından ve sorunlarından doğan ve ancak o devrin sorunlarını çözebilecek hayat düzenlerine ihtiyaç duyulmuş ve bunlara çözümler aranmıştır. Böylece çözümlerin tümü evrensellikten ziyade kısır ve geçici tedbirlerden öteye geçememiştir. Bunun sonucu olarak ta bu geçici ve istikrarsız hayat nizamları her devirde ve dönemde başarısız kalmış, sürekli sistem değişikliklerin getirdiği zaman kaybı hedeflerin gittikçe uzamasına yol açmıştır.
Bu değişken sistemlere baktığımızda çok farklı temellere dayandıklarını görürüz. Kimileri milli ve ırkı (hayal düzenlerinin temci düşüncesini bu oluşturur.) Bazıları ise coğrafi ve sınıfsaldır.
işte tarih boyunca insanoğlu böyle maceralara kurban gitmiş ve Allah'ın kendilerine bahşettiği üstün nimetler müstekbirler tarafından istismar edilmiştir. Ve zaten içinde yaşadığımız çağın ezici sorunları karşısında insanlığın tekrar böyle bir maceraya kalkışması düşünülemez, insanın bizzat kendisini ve kainattaki gerçek yerini idrak edip evrensel, daimi, ebedi ve kalıcı ilkelere dayanarak kuracağı bir hayat düzenine şiddetle ihtiyacı vardır, insan bu hayat düzeniyle sürekli değişen ve her yeni günün beraberinde getirdiği değişiklikleri kolaylıkla aşabilir.
Doğabilecek muhtemel sorunların üstesinden gelebilir. Hayat yolculuğunda ilerlerken ürkek ve tedirgin olarak değil, ilahi Rahmetin gölgesinde neşeli ve canlı bir şekilde hedefine doğru ilerler.
Evet gerçeklen insanoğlunun her devirde ve her türlü şartlarda ayrıntıların en küçüğünden en büyüğüne kadar bulun sorunların çözümünü kapsayan bir hayat nizamına ihtiyaçları vardır. Ancak bu hayat nizamı ebedi, evrensel ve daimi olmalıdır. Temeli ilahî ve sonucu Rahmete dayanmalıdır. Böyle bir sistemin varlığı mümkün müdür diye sorarsanız; biz de, elbette mümkündür deriz. Bu Allah'ın kendi kulları için seçip gönderdiği ve razı olduğu sistemdir. O İslâm sistemidir.
FİLİSTİNİN TAPUSU.BİZİM ELİMİZDE
-
2014 YILINDAN BER, İSRAİLİN UÇAK YAKITI TÜRKİYEDEN GİDİYOR.ÜZGÜNÜM.
İSRAİL İŞGALCİFİR.GELDİĞİYERE SÜRÜLMELİ. ERDOĞAN,KUDÜSÜ İSRAİLE
SATTI.>>https://yo...
1 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder